29 Eylül 2007 Cumartesi

esselatü vesselam

Mektubat-ı Maveraunnehir'den... mart 2004

baktım ki arayı fazla açmışız. çoktandır bişey yazmamışım. e bari yazayım artık dedim.
önce herkesi selamlayarak başlayalım. ama bu sefer en önce lise arkadaşlarıma selam gönderiyom. yani dostlarıma. sizin yeriniz gerçekten ayrı. görüşmesek de sizin değerinizi şimdilerde daha iyi anlıyorum.
eğer, "fatih avrat gibi duygusallaşmış" demeyeceğinizi bilsem, geçenlerde küçük bir arkadaşımın; "sence dostluk nedir? dostluktan ne anlarsın?" sorusuna karşılık olarak "dost; birgün bir daha ebediyyen karşılaşmamak, hatta konuşmamak zorunda kalsan bile, yine de kendisini düşündüğün, kendisi için endişelendiğin, ve sana ihtiyacı olsa ona yardım edeceğin -o bunu hissetmese de- ve aynı durumda aynı şeyleri senin için yapacak olan kişidir." cevabını verdiğimi söylerdim. ama söylemiycem. (öhe öhe ehe tamam ..ktan bi latife bu) yalnız biliniz ki bu benim 23 yıllık tecrübemden süzülmüş bir bilgidir. bu benim için artık hakkal yakin bir bilgi. belki size ilmel yakindir. ama bilirsiniz ve biliniz; benim şimdi de böyle dostlarım vardır. bazıları şimdi bunları okuyorlar. bazılarınınsa okumaya imkanları yok. ama hayat çok değişik şeyler öğretir insana. bu arada duygusallaşmış falan değilim. hala eskisi kadar hayvanım. endişelenip balıkesire gelmeye falan kalkmayın. lakin bu nevi mevzuları da tefekkür etmiyor değilim artık. zira insanın vazife-i fıtriyesi taallümle tekellüm etmek değil miydi? ve marifet kesbederek terakki etmek dahi değil miydi?

bi de konuyla alakası yok ama iki kişinin veya üç kişinin veya dört kişinin veya ... veya n kişinin meydana getirdiği bir topluluğun kendi iradesi olmaya başladığını düşündünüz mü hiç? mesela ali, kemal ve utku iyi arkadaşlar. bu üçlü bir araya geldiklerinde bunları kısmen yeni bir birey gibi düşünebilirsiniz. artık bu yeni birey mesela ismi AKU olsun, kendine ait karar mekanizması olan, kendi iradesi olan, kendi değerleri olan, ve kendisini oluşturan bireylerden bazen farklı hareket eden bir bireydir. işin güzel tarafı şurda. kişi sayısı arttıkça oluşan bileşik birey kendini oluşturanlardan çok daha bağımsız olabiliyor. mesela bir sınıf, bir şehir, bir ülke, veya bütün bir gezegendeki insanlar, aslında tek kişiymiş gibi bir düşünün bak. ne mi olacak? hiçbişi.. biraz ilginç geldi de bana. mesela şunun gibi geldi. bikaç terliksi hayvan bir araya gelip önce neydi o 4 hücreli bişeyi meydana getiriyodu. sonra çok daha fazlası birleşip volvox muydu neydi onu oluşturuyodu falan. ben buradan yine yetkililere sesleniyorum; büyükbaşlara sesleniyorum :) bu konuya eğilsinler.

son bişey; konularla ilgisi yok ama; (veya eskilerin dediği gibi; mevzuatla alakası mevcut değil lakin;) neyse bu konuya girmeyelim.

son olarak yine şebnem ferahın dediği gibi; hayatıma giren herkese yaşanmış herşeye, teşekkürler, büyüyorum sizinleeeeeeeeee, teşekkürleeer, büyüyorum sizinleeeeee.. tüm eski ve yeni dostlara tekrar selamlar. bu arada bozüyük and. öğrt. lisesi mezunları!...
bu arada bilginiz olsun şu anda okulun son yılındayım ya, aynen lise sonda olduğu gibi burası da brezilya dizisine döndü vesselam.

Hiç yorum yok: