24 Aralık 2008 Çarşamba

Ulaşılamaza Dayanaklandırma

Şimdi daha önce tanımı yapılmamış olabileceğini düşündüğüm bir kavramı tanımlamak üzereyim. Bu kavrama "ulaşılamaza dayanaklandırma" (el istinadün alâ bilayakîn) (to be foundation on unreachable) ismini verebiliriz. Evvela tanıma girelim:

Tanım: Fikrini meşrulaştırmak için bu fikri dayandıracak bir nokta arayan insanın, kolay yolu seçerek sorgulanabilirlikten kurtulmak için, fikrini kimsenin ulaşamayacağı bir merciye dayandırması psikolojisidir.

Örnekler:
1. Ölmüşlere dayandırma: Ençok kullanılan ulaşılamaza dayanaklandırma türüdür. Örneğin "Fatih Sultan Mehmet yaşasaydı xxxxx'a oy verirdi", "Atatürk yaşasaydı xxxxx partisine üye olurdu", "Abdülhamit yaşasaydı İngilizleri dize getirirdi", "dedem yaşasaydı seninle gurur duyardı" türünden dayanaklandırmalardır ki kontrol edilebilir olmadığından söyleyen kişi için söylemesi çok kolay olur ve dolayısıyla bu psikolojiye girmiş kişinin bu türden cümleler söyleme ihtimalini arttırır.
2. Sonlanmış kurumlara dayandırma: "Osmanlı olcaktı şimdi, hiç hırsızlık olmazdı", "Bizans yıkılmasaydı daha huzurlubir dünya olurdu", "Biz Mevleviliğin devamıyız"...
3. Görülmemişe dayandırma: "Okyanusların dibinde xxxxx madesi olduğundan denizlerde tuz vardır", "kalbimi görseydin seni ne kadar sevdiğimi anlardın"...
Bnların ciddiye alınacak pek bir tarafı yoktur. Çünkü kontrol edilmesi imkansızdır.

Ancak imanî meseleler bu başlık altında incelenemez. Çünkü onlarda kontrol edilebilirlik vardır. O konuyu da size bırakıyorum. Burada kastedilen, kontrol edilemediği için bol keseden sallama psikolojisinden ibarettir.

Hiç yorum yok: