18 Ocak 2009 Pazar

Maveraunnehir ما وراء النهر

Maveraunnehir, Orta Asya'da Seyhun (Sir-i Derya) ve Ceyhun (Âm-u Derya) nehirlerinin havzasına Arapların verdiği isim olup, Arap coğrafyacılar bu bölgeye çok eski dönemlerden beri Bilâd-ı Türk veya Türkistan adını da vermişlerdir. "mê werâ'e el nehr" "ما وراء النهر" tamlaması "nehrin ötesi" veya "Çayardı" anlamlarını karşılamaktadır. "mê werâ'e n-nehr" şekli ile ilk defa Peygamber Efendimiz'in (aleyhi ekmel-üt tehâyâ) hadis-i şeriflerinde görülüyor. [1]

Bu havza bin yıllardır Türklere yurt olmuş ancak Asya'nın merkezi konumu sebebiyle önce Perslerin, sonra Arapların, sonra Çin ve Rusların, şimdi de Abd'nin dikkatleri hep bu bölge üzerinde olmuştur ve bu bölgede etki alanlarını genişletmeye çalışmışlardır.

Bu gün bu havza Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan toprakları içinde kalır. Bu iki nehrin hayat verdiği topraklarda bu gün özellikle pamuk yetiştiriciliği yapılıyor. Bölgede Buhara, Semerkant, Taşkent gibi, tarihi, dînî ve kültürel açıdan çok önemli şehirler bulunur. Kuzeyinde Seyhun, güneyinde Ceyhun, batısında Aral gölü, doğusunda Fergana Vadisi bulunmaktadır. [2]

Mimari olarak bir çok kültürün sentesini görmek mümkündür. Selçuklu ve Osmanlı mimarisi, bilimi, sanatı, tasavvufu hemen hemen tamamen Maveraunnehir kaynaklıdır. Maveraunnehir yaklaşık olarak 800-1400 yılları arasında, özellikle de 13. yy a kadar İslam dünyasının eğitim, bilim, sanat, kültür ve din merkezi olmuştur. Burada yetişen bilim ve tasavvuf ehli insanlar veya sanatkarlar genelde batıya (Horasan, Bağdat, Anadolu) ziyaretler yaparak veya buralara yerleşerek Anadolu'da Türkiye medeniyetinin temellerini atmışlardır.

Bu gün ne yazık ki Rus baskısı sebebiyle eski parlak günlerini aramaktadır Maveraunnehir (Türkistan). Allah yar ve yardımcısı olsun...

[1] Abu Abdullah Muhammad bin Ahmad an-Nasafi, Sayfa 131, 488, 505

Hiç yorum yok: